Üniversite yılları ne çabuk geçti ve benim için üniversite hayatımın en güzel anılarını biriktirdiğim yerdi. Hem çok çalıştım, hem çok gezdim, hem çok eğlendim.
Birazdan okuyacağınız rehber üniversite hayatımda yapmış olmaktan en mutlu olduğum şeyleri içeriyor. Bunu 2014 senesinde, eski blogumda yazmıştım, ama hala benzer duyguları taşıyorum. Umarım genç kardeşlerime faydalı olur.
1. Kulüplere katılın.
Ne yapın, edin, bir kulübe katılın. Kendi üniversitenizde yoksa aynı şehirde başka üniversitelere gidin, en az bir ilgi alanınız mutlaka olsun. Ben 4 senede halkbilimi, klasik gitar, çevre, arkeoloji, bazen de sendika toplantıları olmak üzere bir sürü topluluğa katıldım. Bölüm arkadaşlarımdan çok buradaki insanlarla vakit geçirdim ve bu insanlar siyasete, edebiyata, hayata bakış açımı, kısacası hayatımı, değiştirdi. Beni daha sosyal ve kendimi çok daha iyi ifade eden bir insan yaptılar.
Eğer üniversitenizde kulüpler çok yaygın değilse, mümkün olduğu kadar farklı insanı tanıyıp farklı ortamlara girip çıkmanızı tavsiye edebilirim size. Aslında bu yüzden de büyük bir üniversiteye gitmek çok önemli oluyor. İzmir’de doğdum, büyüdüm, ama Ankara’da kendimi tanıdım. Egeli olmak her ne kadar büyük bir şans da olsa, seninle aynı tecrübelere, aynı etnik gruba ve hayat anlayışına sahip insanlarla büyüyorsun. E bir de aynı şehirde üniversiteye gidersen dış dünyayı tanıma şansın çok düşük oluyor. Çünkü tezatları görmeden insan kendini anlayamıyor. Üniversitede tanıdığım insanlar benim ufkumu çok açtı, ülkemizdeki kültür çeşitliliğini birinci elden görme imkanı verdi bana.
2. Gezin.
Gönül isterdi ki interrail ya da work&travel yapayım, ama ekonomik durumum yurtdışı gezilerine el vermedi. Ben de, birçok şehre bazen araştırma yapmaya, bazen arkeolojik geziye, bazen konferanslara gittim. Okul çoğu zaman ödenek verdiği için gezilerimiz neredeyse bedavaya geliyordu ve keşke fırsatım olsaydı da daha çok yere gitseydim diyorum. Çalışma hayatı başlayınca, 2 günlük bir geziyi planlamak bile hem ekonomik açıdan zor oluyor, hem de insanda iş yorgunluğundan bir yeri gezip görecek enerji kalmıyor. Üniversiteyle ilgili en çok özlediklerimden biri bu geziler.
3. Kitap okuyun, film seyredin.
Öğrenciyken okuduğum kitaplar ve izlediğim filmlerin meyvesini topluyorum hala. İşten geldiğimde kafam bazen öyle dolu oluyor ki (o da eğer eve iş getirmediysem), zaten okuduğumu ve izlediğimi dahi anlamıyorum. İlla satın da almanız gerekmiyor. Kütüphaneyi kullanmaktan korkmayın, mezun olup da hala kütüphaneye gitmemiş insanlar tanıdım ki okuduğum üniversitenin kütüphanesi milli kütüphaneye yakın bir arşive sahip. Filme gelince, önünüze geleni izleyin, film izlemenin ayrı bir deneyim olduğu görüşündeyim. Torrenti kullanmaktan çekinmeyin, ben her gün bir film izlerdim öğrenciyken.(bu kadar şeye nasıl vakit buluyormuşum ben de bilmiyorum)
4. Fazla inek olmayın, yeri gelince eğlenmeyi bilin 🙂
Bu tavsiye bir inekten geliyor 😀
İnsana eğlencenin en tatlı geldiği zamanlar üniversite zamanları. Çalışmaya başlayınca bir bira bile eğlence değil ihtiyaç oluyor. Sinirlerinin gevşemesi için içiyorsun. Sadece eğlenmeye, dans etmeye giden, gece 2ye kadar dans eden kızla ben aynı kişi miyim, diyorum bazen. Cuma gecesi bile olsa ertesi gün beni bekleyen sorumlulukları düşünüp 12 olmadan eve geliyorum ki çok geç kalkmayayım, yapmam gerekenleri yapayım. İş hayatı çok sıkıcı dostlar.
5. Kendinizi ilişkilere çok kaptırmayın 🙂
Bu da benim naçizane tavsiyem; etrafımdaki üniversite çiftlerine baktığımda, bu kadar şey yapıp da iyi bir ortalamayla nasıl mezun olabildiğimi daha iyi anlıyorum. Benim hiç uzun süreli ilişkim olmadı üniversitede. Olanların da (çoğunun- her çifte haksızlık etmeyelim) tüm üniversite hayatı bir çift olarak geçti. Farklı bölümlerdekiler birbirlerinin dersine bile girerdi, yurdun kantininde beraber kahvaltı yaparlar, kız kıza buluşmalarımızda bile birbirinden ayrılamayan çiftler olurdu. Ve bu çiftlerin genelde arkadaş çevresi aynı olduğundan ayrıldıklarında kendilerini bir hiç gibi hissederlerdi, boşluğa düşerlerdi, biz de hangi tarafta olacağımızı bilemezdik. Örneğin gezilere çift olarak gelirlerdi, sonra kavga eder gezinin yarısını bize de zehir ederlerdi. Kimse için genelleme yapamasam da, kendi arkadaşlarıma baktığımda üniversitede sevgili olanların %90’ı mezun olunca ilişkiyi bitirmek zorunda kaldı. Ve ben üniversiteyi (ve kısa süreli takıldığım çocukları bile) sevgiyle anmama rağmen bazı arkadaşlarım için üniversite acı bir anı haline geldi.
Mümkünse rahat takılın, birbirinize tutamayacağınız ve çok uzak gelecekle ilgili sözler vermeyin. Bakarsınız üniversite sevgilinizle evlenirsiniz, hoş olur. Ama bunun kural değil, istisna olduğunu bilin. İlişkiniz dışında da bir sosyal çevreniz olsun mutlaka.
dipnot: yine belirteyim, bunlar şahsıma özel, çürütülebilir. Ancak üniversiteye özellikle yeni başlayacakların faydalanacağını düşünüyorum.