Yıllar içinde daha sade yaşamaya başladıkça, borçlarımın azalarak yok olduğunu ve çok kolay bir şekilde para biriktirebildiğimi fark ettim. Asıl amacım para biriktirmek değildi ama, biriken parayla gerçekten istediklerimi yapabilmek (bkz. seyahat, yaratıcı yazma kursu, dolmakalemler 🙂 ) ya da yalnızca kenarda param olduğunu bilmenin verdiği özgürlüğü tatmak gerçekten güzel. Aslında hiç de zor olmayan birkaç değişiklikle çok az para kazanan biri bile rahatça para biriktirebilir. Bu maddelerden birkaçını uygulasanız bile her ay birkaç yüz lira biriktirebilirsiniz. En önemlisi de, para harcamadıkça hissedilen özgürlük.
1) Mümkün olduğunca evde yap, evde ye, ya da evden getir.
Zaten sağlıklı beslenmeye çalışıyorsanız dışarıda yemek yemenin işleri ne kadar bozduğunun farkındasınızdır. Ayda bir-iki kere arkadaşlarla buluşup yemek yenebilir, ya da tatile gidildiğinde mecburen dışarıda yenir ama böyle durumlar dışında, evde yemek her zaman hem daha sağlıklı hem de daha hesaplı oluyor. Eğer dışarıda yemeyi çok seven bir arkadaş grubunuz varsa açık açık para biriktirmeye çalıştığınızı söyleyip onlarla yemek sonrası buluşabilirsiniz.
Tabii evde yemek derken hazır pizza, donmuş/hazır gıdalar, cipsler baklavalar gibi yiyeceklerden bahsetmiyorum. Gerçek besinlerle hazırlanmış ev yemeği hem hazır yemeklerden daha sağlıklı, hem de daha ucuz oluyor. Eğer evde şimdiye dek pek yemek pişmediyse, tabak çanak, yağ, baharat gibi malzemeleri almak belki başta daha pahalı gibi görünebilir, ama sonunda hem cebiniz hem bedeniniz teşekkür edecek size.
Aynı şekilde iş ve okulda öğle yemeğini de evden getirmek çok kolay bir şekilde ayda en az birkaç yüz lira biriktirmenizi sağlıyor. Hele bir de işyerinizde buzdolabı ve mikrodalga varsa harika. Yoksa da seçenek çok. Salata ve sandviç en kolayı. Dünden kalan zeytinyağlı yemekler olur, tonbalığı olur. Benim en çok tercih ettiğim, akşamdan yoğurtta beklettiğim ya da sıcak suda birkaç dakika yumuşatıp süt eklediğim yulaf ezmesi. İçine muz, fıstık ezmesi, fındık fıstık, tarçın (zencefil/zerdeçal/muskat), elma, armut, aklınıza ne gelirse, mevsimine göre hangi meyve varsa ekleyebilirsiniz. İçini doldurup taşırsanız bile bir kasenin maliyeti iki üç lirayı aşmıyor, doyurucu bir öğün yemiş oluyorsunuz.
İçecekten muazzam bir şekilde tasarruf yapmak için iyi bir su şişesi ve iyi bir termosa yatırım yapmanızı da öneririm. Benim evden çay kahve getirmemin ilk sebebi okuldakinin tadının berbat olmasıydı, ama sonra alışkanlık haline geldi.
2. Yapabiliyorsan satın alma.
Yemek yapmak kadar turşu kurmayı, yoğurt ve konserve yapmayı da çok seviyorum. İlk elden üretimin içine girdiğim için, damak tadıma göre, istediğim malzemelerle hazırlayabiliyorum yiyeceğimi. Ama bunun ikinci avantajı da çok ciddi para tasarrufu sağlıyor olması. Minicik bir kavanoz turşu altı lirayken, altı liraya iki kilo salatalıktan neredeyse tüm senenin turşusu çıkıyor. Lahana, havuç desen sudan ucuz. Yoğurt yapmak da aynı şekilde nereden baksan yarı yarıya kâr ettiriyor.
Bunun dışında çok kolay şeyler de var. Mesela puding yapmayı çok seviyorsanız, iki paket puding parasına bir paket nişasta ve bir paket kakao alabilirsiniz. Bu ikisinden en az altı-yedi kez puding yapabilirsiniz. Buna benzer yüzlerce örnek için internetteki tarif siteleri güzel rehberler. Hiçbir şeyin hazırını almanıza gerek yok.
Peki bunlar için nereden zaman buluyorsun, dediğinizi duyar gibiyim. Aslında yeterli araştırmayı yaptıktan ve yapılışını bir kere öğrendikten sonra, kavanozlama ve turşu işi gerçekten çok kolay ve hızlı bir iş. Fakat zaten alışveriş merkezleri hayatımdan çıktı çıkalı vaktim epey bol oluyor. Bu da bizi üçüncü ipucuna getiriyor.
3. Alışveriş merkezlerinden (en azından bir süre) veba varmış gibi kaç.
Hiçbir zaman alışveriş bağımlısı olmadım, ama şimdi bile, ne zaman bir alışveriş merkezine girsem, çoğu kez kendimi en az bir şey almış olarak buluyorum. Oraya gittiğinde satın almamak sana suç işlemişsin gibi hissettiriyor. Hiçbir şey almazsan, gidip bir kahve içeyim Starbucks’ta diyor, on lirayı bırakıp geliyorsun. (Bu arada Starbucks’a ( ya da benzeri kahvecilere) bir kere girilmişse, hem en sağlıklı, hem en ucuz seçenek filtre kahve. Bunu da not düşeyim 🙂 )
Söz konusu alışverişten kaçmak olunca, en güzeli gözden ırak, gönülden ırak. Bu arada alışveriş seven arkadaşlarla da araya küçücük de olsa mesafe koymakta fayda var. Çünkü öyle bir şey ki alışveriş, sigara alkol gibi. Bağımlıları yeni müritler bulmaya bayılıyor, dikkat etmek lazım.
Bilinçli alışveriş için ipuçlarını bu yazımda bulabilirsiniz.
4. Azalt.
Ters mantık gibi gelebilir ama, daha fazla para harcamaktan kaçınmak için azaltmak şart. Evlerimizi doldurdukça, daha çok şeye ihtiyacımız var gibi geliyor. Boşalttığımızda ise görüyoruz ki ihtiyacımız olan çoğu şeye zaten sahibiz.
Para biriktirmeyi kafaya koyduysanız, öncelikle bir süre (belki 3 ay, belki 1 yıl) hiç giysi almayacağınıza dair kendinize söz verin. Sonra da gardırobunuza gidip içinde ne var ne yoksa atın yatağın üstüne. Gerekirse bir gününüzü buna ayırın, ne kadar zengin olduğunuzu fark edin ilk. O kadar çok giysiniz var ki! Fakat tabii bunların bazıları çok giyilmekten eskimiş, bazıları bir hevesle alınıp hiç giyilmemiş. Olsun. İlk önce bunları alabilmiş olduğunuza şükredin. Sonra başlayın temizliğe. İçlerinde hala giyilebilir olanları bağışlayabilir ya da satabilir, giyilemeyecek olanları geri dönüştürebilirsiniz. Ve sonunda göreceksiniz ki, giysilerinizin yarısından fazlası gitmiş olsa bile, hâlâ severek giyebileceğiniz, doya doya eskitebileceğiniz bir dolu parça var dolabınızda. Alışverişe gitmenize hiç gerek yok. (Giysi azaltma için bu yazılara da bir göz atabilirsiniz)
Aynı prosedürü mutfağa da uygulayın. Yıllar önce ekstrem bir yöntem okumuştum. Eğer para biriktirmek istiyorsanız buzdolabı ve erzak dolabınızdaki yiyecekler bitene kadar yeni yiyecek almamayı öneriyordu. Bence gayet mantıklı, hele son yaptığım azaltmada mutfaktan ne çok son kullanma tarihi geçmiş bakliyat attığım düşünülürse. Kısa sürede para biriktirmek için de çok iyi bir yöntem.
5. İkinci el’e şans ver.
Ülkemizde henüz pek yaygınlaşmasa da ben hâlâ ümitliyim. Bir şey almadan önce, internette aynısının ikinci eli var mı diye bakmak yavaş yavaş alışkanlık haline gelmeli bizde. Bu kitap olabilir, çanta olabilir, saat olabilir, kıyafet olabilir. tarz2 gibi sitelerin yaygınlaşmasını canı gönülden diliyorum. Hem cebimiz hem de dünya için. Daha önceki ikinci el ve özgür dönüşüm maceralarım için bu iki yazıya bakabilirsiniz: Yaşasın Özgür Dönüşüm! Yaşasın İkinci El! ve Özgür Dönüşüm ve İkinci El-Singapur.
Son olarak, kendi önceliklerimizden vazgeçerek, aç ve açıkta kalarak para biriktirmenin hiç de doğru olduğunu düşünmüyorum. İnsan bazen de gönlünce para harcamak isteyebilir. Sonuçta belli bir amaç için biriktiriliyor para da. Çok da düşünmemek lazım para üzerine. Zaten borcumuz yoksa ve paranın üzerimizdeki egemenliği gitgide azalıyorsa, harcamak da ayrı bir keyif verebilir zaman zaman. Önemli olan dengeyi sağlayabilmek.
Minimalist Günlük’ün Facebook sayfasına buradan, instagram sayfasına ise buradan ulaşabilirsiniz.