Son iki haftadır meditasyon ve kararsızlık gibi daha psikolojik değişikliklere yer verirken bu hafta daha “light” bir konuya değineceğim. 🙂
Bu haftanın konusu yeşil çay.
Yeşil çay, uzakdoğu kültürlerinde binlerce yıldır tüketilmekte olan bir içecek. Bitki türü olarak baktığımızda bizim siyah çayımızla aynı, sadece işlenme yöntemleri sebebiyle renkleri değişik. Siyah çay üretiminde oksidasyon işlemi uygulanıyor, ve hatta bu oksidasyonun ne derece özenle yapıldığı çayın kalitesini belirliyor (beni çay ve kahve hakkında konuşturmaya başlarsanız pişman olursunuz, zira bu konuda üniversitedeyken yazdığım akademik bir makalem bile var!).
Yeşil çay bu işleme maruz kalmadığından, çayın iyi özelliklerini daha fazla muhafaza ediyor. EGCG olarak bilinen polifenol örneğin, hipokampüs’teki nöron oluşumunu artırıyor. Kafeinin başka bir türü olarak bilinen gallotanin ise inme ve diğer beyin hasarlarını önlemeye yardımcı. Japonya’da yapılan bir araştırmada, 70 yaş ve üstü katılımcılardan düzenli olarak yeşil çay içenlerin beyinsel işlevleri daha sağlıklıymış. Yeşil çayın stresi ve kaygıyı azalttığına dair çalışmalar da mevcut.
View original post 574 more words
yeşil çay gerçekten vücuda çok faydalı, hayatımın belli bir döneminde kendime böyle bir ritüel edinmiştim faydasını fazlasıyla görmüştüm. Pelin hanım, 52 küçük değişiklik paylaşımlarınızla hayatımıza farkındalık kattığınız için teşekkürler 🙂 🙂 …..
LikeLiked by 1 person
Yararlanmanıza çok sevindim, sevgiler 🙂
LikeLike