Bilinçli Alışveriş İçin Birkaç İpucu

Sahip olduklarımızı azaltmak minimalizmin başlangıç noktası olabilir. Bazıları için bu çok rahatlatıcı bir iş, bazıları için ise bir işkenceye dönüşebiliyor. Ben örneğin kıyafet ve aksesuarlarımı azaltmayı çok kolay buldum, ama duygusal değeri olan objeleri azaltma konusunda çok kötüyüm, özellikle benim ve eşimin seyahatlerde topladığımız eşyaları.

gettyimages-629771122-clutter-tom-iurchenko-1000
bazen ben. (resim kaynağı: prevention.com)

Siz de eğer azaltma işini çok zor bulanlardansanız, sadeleşmeye daha az ve bilinçli bir şekilde satın alarak başlayabilirsiniz. Bu hem bütçenizi rahatlatacak hem de yaşam alanınızı.

192996050

Ne sıklıkta bir alışveriş merkezine gidip alakasız bir çok şey alarak geri dönüyoruz? Ne kadar bilinçliyiz alışveriş yaparken? Kimimiz alışverişe “terapi” diyor. Fakat ayın sonunda kredi kartı ekstresi hiç de öyle demiyor. Kendimizi ve dünyayı düşünmeden alınan bir objenin terapi olabileceğinden şüpheliyim. Bu olsa olsa irademize sahip çıkamamaktır, bağımlılıktır. Dolabımızda öylesine alınmış ve belki bir kere giyilmiş, belki hiç giyilmemiş kaç parça giysimiz var? Önceden hiç almasaydık ne kadar kolay olurdu değil mi? Bu bağımlılığı kırmak için olabildiğince bilinçli ve hareketlerimizin farkında olmalıyız.

Bilinçli alışveriş için ipuçlarımı aşağıdaki videodan da seyredebilirsiniz:

Bilinçli bir şekilde alışveriş yapmak için önerilerim şunlar:

1- Alacağım şeyin hayatıma katacağı değeri gözden geçirmek.

Bu her şeye uygulanabilir, örneğin, bir gıda maddesi alacaksam, içindekilere mutlaka dikkat ediyorum. Glukoz/fruktoz/mısır şurubu, palm yağı, renklendiriciler gibi maddelerden uzak durmaya çalışıyorum (zaten paketli gıda almamaya çalışıyorum ama her zaman mümkün olmayabiliyor). Peki almak istediğim ürün tüm markalarda bu ve benzeri katkı maddeleri içeriyorsa? O zaman düşünüyorum, gerçekten nutellaya ihtiyacım var mı örneğin? Tatlı ihtiyacımı bal ya da ev yapımı reçel ile karşılayamaz mıyım? Ya da hiç tatlı yemesem kahvaltıda? Alternatifleri göz önünde bulundurunca yavaş yavaş paketli gıdaları bırakmaya başlıyorsunuz.

Bunu birçok alanda uygulamak mümkün. Örneğin bir tişört alacaksınız. Kumaşın içeriğine mutlaka bakın. Pamuk oranı ne kadar yüksekse o kadar iyi benim için. İçinde elastan varsa esneyecek belli ki, polyester varsa terletecek, nefes aldırmayacak. Bazense neden yapıldığını bilmeden bile, yalnızca dokunduğunuzda anlıyorsunuz o eşyanın sizin hayatınıza değer katıp katmayacağını.

Bir tek bu önerimi uygulasanız bile, hayatınızda büyük değişikliklere kapı aralayacağını düşünüyorum.

2- Fiyat- Kalite(Performans) Üzerine Düşünmek

PRICE and QUALITY. Comparison on the scales

Bu konuda ne biliyorsam eşimden öğrendim. Bir şey alacağı zaman uzun bir süre araştırır, bazen iki üç ay bekler. Aldığı ürün hem en kalitelisi, hem en uygun fiyatlısı olsun ister. İnternetin altını üstüne getirir, insanlara sorar. Ani satın almalardan kaçınır genellikle. Bu huyunun bizim para biriktirmemizde büyük payı oldu. Çünkü çoğu zaman da o kadar araştırdıktan sonra istemediğine, ya da ihtiyacı olmadığına kanaat getirdiği çok şey oldu. Bu da bizi gereksiz masraflardan korudu.

Bu arada alışveriş merkezine gidip, gezip gezip bir şey almadan çıkmak da zevkli bir şeymiş. Bir hocamız, kendi ve Alman olan eşi için window shopper” (vitrin müşterisi) tabirini kullanırdı. Bir sezon boyunca vitrinleri gezer, bir şey almazlarmış. Sezon sonu indirimleri geldiğinde de beğendikleri ürünlerin ne olduğunu bilir, eliyle koymuş gibi bulur alırlarmış. Bu da Alman taktiği olabilir. 🙂

3- İhtiyaç ve Alma Dürtüsü Arasındaki Farkı Anlama

Anlık alışveriş gerçekten uyuşturucu gibi bir şey. Özellikle de aç karnına gidiyorsanız alışverişe (yalnızca market alışverişinden bahsetmiyorum), çılgınlar gibi alışveriş yapıp, bir iki saat sonra, “Ne oldu bana?” diyecek bir durumla karşılaşabiliyorsunuz.

Bu konuda üç tavsiyem olacak:

  • Evden çıkmadan kesinlikle ne alacağınızı kararlaştırın. Öylesine alışverişe çıkmayın. Hiçbir şeye ihtiyacınız yoksa alışveriş merkezi yerine parka ya da bir kafeye gidin illa dışarı çıkmak istiyorsanız. Listeler en yakın dostunuz olsun. Listeye eklenmemiş hiçbir şeyi almayın.
  • Yavaşlayın. Kimse beğendiğiniz bir ürünü hemen o an alın diye yakanıza yapışmıyor. Bugün bir yaz parfümü almak istedim örneğin, ferah bir koku. Mağazada beğendiğim parfümü sıktım, eğer beğenirsem iki üç saat sonra gelip alacağım dedim kendime. Ama koku bir saatte bile silindi. Hemen beğenip alsaydım onca para ve kaynağı boşa kullanmış olacaktım.
  • Eğer ilk iki önerimin bir şekilde dışına çıktıysanız, fişini kesinlikle atmayın. Birçok firma para iadesi ve ürün değişimi konusunda müşterinin arkasında. Utanmanıza ve bahane sunmanıza da gerek yok, yalnızca iade ya da değişim istediğinizi belirtmeniz yeterli.

4- Estetik ve Zamansız Modanın Gücünü Unutmayın.

Zamansız moda denince akla gelen ilk isim, Audrey Hepburn. Yaş alınca daha da güzelleşmemiş mi?

Neon renkler örneğin, modası geldi ve geçti çabucak. Eğer bir ton neon renkli bluzunuz, ya da daha kötüsü pantolonunuz varsa atın gitsin! Büyük ihtimalle bir yirmi sene daha gelmeyecekler, çünkü estetik açıdan insanı rahatsız ediyorlar. Bir ara da asimetrik bluzlar vardı, gözlere zarar! Ama bazı parçalar var ki, her zaman moda. Dizde bir çan etek, bootcut kesim bir cin pantolon, beyaz bir askılı bluzu örneğin son 40 yılın modasında görebilirsiniz. Tabii zamansız moda da zevksiz olacağınız manasına gelmiyor. Yalnızca modadan bağımsız estetiği düşünüp, ömrü birkaç yıldan uzun olacak giysiler seçebilirsiniz.

Bunu ev dekorasyonuna da uygulayabilirsiniz, uygulamalısınız hatta!

***

Farkında olmak birçok konuda hayatımıza çok yardımcı olduğu gibi, alışveriş ve para ile olan ilişkimizi de sağlıklı bir seviyeye taşıyor. Evimizi dolduracak ve bizi boğacak eşyalar yerine deneyimlere harcayabiliyoruz paramızı.

Borçları kapatmak ya da para biriktirmek de bir anda çok kolaylaşıveriyor.

Sizin para ile ilişkiniz nasıl? Başka önerileriniz varsa yorumlarda paylaşabilirsiniz.

Published by

Pelin

aspiring minimalist, English teacher, coffee aficionado, and maker of things.

18 thoughts on “Bilinçli Alışveriş İçin Birkaç İpucu”

  1. öncelikle dünyaya kaç kere geleceğiz ulan onu da yiyelim buraya da gidelimlerden vazgeçtik. bizim minimalizmle tanışmamız böyle oldu. çünkü eşimle birbirimizi çok sevmemize rağmen tam anlamıyla mutlu olamıyorduk. sadece yorulduğumuzu anladık. 2 kişiydik ve 170m2 eve sığamıyorduk. minimalizm ile yaklaşık 1 sene önce tanıştık. şimdi bunu satıp daha küçük müstakil prefabrik bir ev yaptırmanın planlarını yapıyoruz. blogunuzu şans eseri buldum. ingilizce öğretmeniymişsiniz. ben italyan dili mezunuyum ve tekstilde çalışıyorum. yazınızla ilgili bir fikrimi belirtmek için yorum yazma ihtiyacı duydum. tekstil ürünleri alırken etiketlerine fazla aldanmayınız. %100 pamuk yazan kumaşların çok azı %100 pamuk ihtiva eder. yazınızda da belirtmişsiniz bazen dokununca anlıyorsunuz diye. evet kesinlikle! etikete sakın aldanmayın kumaşa mutlaka dokununun elinizi sürtün. aşırı bir ısınma, bir elektriklenme veya sizi herhangi bir şekilde irrite edici bir duygu veriyorsa o kumaş sentetik, yapay ve kalitesizdir. bunun verdiğiniz parayla da çok fazla ilgisi yok. zira tekstil piyasası maliyeti 5 lira olan t-shirt’ü 300 liraya satabildiğiniz bir yer. ayrıca desenlere, baskılara ve renklere dikkat edin. parlak ve doğada fazla bulunmayan egzotik renkler boyahanelerde bir çok garip kimyasal ile karıştırılarak elde ediliyor. aşırı parlak, göz boyayan, dikkat çeken desenlerden, baskılardan ve renklerden sağlığınız için uzak durun. ekru doğal pamuk rengidir unutmayınız. Zaten minimalizm aynı zamanda doğaya dönüşü de içerdiği için bunu yaşam felsefesi haline getiren insanlara seçicilik özelliği sanki otomatik olarak yükleniyor. sonuçta herkes tekstilde çalışmıyor bilme şansı yok ama doğaya uzak olan her şey en basit tabirle tehlikelidir. doğadan uzaklaşmayın sevgiler saygılar.

    Liked by 1 person

    1. Çok teşekkürler yorumunuz için, gerçekten de o sektörün içinde olmayınca insan çoğu şeyi anlayamıyor. Pamuğun da çok fazla çeşidi, kalitesi var anladığım kadarıyla, hiçbir kumaş diğerini tutmuyor.
      “etikete sakın aldanmayın kumaşa mutlaka dokununun elinizi sürtün. aşırı bir ısınma, bir elektriklenme veya sizi herhangi bir şekilde irrite edici bir duygu veriyorsa o kumaş sentetik, yapay ve kalitesizdir.
      aşırı parlak, göz boyayan, dikkat çeken desenlerden, baskılardan ve renklerden sağlığınız için uzak durun. ekru doğal pamuk rengidir unutmayınız.”
      Bu iki tavsiyeniz için de ayrıca teşekkürler, hiç bilmiyordum. Doğaya ve kendimize saygılı olabilmek için seçici olmak zorundayız. Sevgiler. 🙂

      Like

  2. çok güzel, çok isabetli tavsiyeler. ille bir şey eklemek gerekirse benim tavsiyem avm’lerden uzak durmak olur. bir de sanırım işin psikolojik kısmına odaklanmak lazım biraz. içimizde bir yerlerde tatmin olmayan, doymayan, kendini sevmeyen taraflarımızın farkına varmak ve onları iyileştirmek için bir şeyler yapmak lazım.

    Liked by 1 person

    1. Önceleri kaçınmak daha kolay geliyordu ama artık bir ihtiyaçtan AVM’lere gitsem de çoğu zaman hiçbir şey almadan çıkıyorum. Etiket okumak zaten başlı başına bir alıkoyucu oldu bende. Çok zor beğenir oldum, “bunu alınca daha iyi olacaksın” yalanı artık kesmiyor. 🙂 Zaten bu nedenle canım da istemiyor kapalı alanlara tıkılmayı, ver elini parklar bahçeler, ya da olmadı Kızılay. 🙂

      “içimizde bir yerlerde tatmin olmayan, doymayan, kendini sevmeyen taraflarımızın farkına varmak ve onları iyileştirmek için bir şeyler yapmak lazım.”
      Ah ah o ne zor be caponum, birden de olmuyor. Sanırım bunu anlamak lazım. Birden hemen mucizeler olacak sanıyoruz. Halbuki kendimizi sevmek ve yeterli olduğumuzu hissetmek en çok çaba isteyen uğraşlardan.

      Like

      1. haklısın, kesinlikle bir anda olmuyor. ama şu herkesin ve her şeyin dikkatimizi çekmek için yarıştığı dünyada, dikkatimizi buralara çekmek bile bir mucize gibi aslında. içten içe bir şeyler mutlaka değişiyordur. yani çabalarımıza devam 😉

        Liked by 1 person

  3. Alışveriş genellikle duygusal bir zorluğa “çözüm” olan kısa vadede tatmin eder. Yazdıkça, kredi kartında UZUN VADE SORUNU ortaya çıkar. Daha fazla insan anlamlı DENEYİMLER keşfetmek için hayata dönmeyi öğrendiyse, alışveriş çılgınlığının yerini almış ve LONG TERM pozitif anıları yaratmış buluyorlardı. Bu, her ikisi de artan bir kredi kartı bakiyesinin duygusal stresini ve kredi kartı masrafından tasarruf etmenizi sağlar!

    Hopefully, google translator made my comment understandable.

    Liked by 1 person

    1. I translated it back to English and then was able to understand it more clearly. Google translate does a terrible job translating to Turkish as two languages have a completely different syntax. Maybe I should write on this topic in English as well. 🙂
      I agree with you, purchases with credit cards provide a momentary pleasure, and then depression follows as the bills pile up. Thanks a lot for the comment.

      Liked by 1 person

      1. Thank you for putting in the effort to translate my attempt at Greek back to English. It was a very well written post with an excellent message.

        Like

  4. pelin selamlar! anlattığın içeriklere bayılıyorum, sadece video izlemeyi pek sevmedigim için keşke yazılarını yazsa diyordum, bi baktım ki yazıyormuşsun, çok çok sevindim ^^

    Liked by 1 person

    1. Merhaba 🙂 aslında bu video projesi eskiden yazdığım ve faydalı olduğunu düşündüğüm yazılardaki içerikleri daha fazla insana ulaştırma çabası idi.
      Son üç yıldır minimalizm üzerine yazsam da ülkemizde daha bir yıldır bilinir olduğu için eski yazılarımı bu şekilde uyandırmak istiyorum 🙂 Sevgiler.

      Liked by 1 person

  5. Merhaba Pelin! Son birkaç gündür yazdıklarını okuyorum, videolarını izliyorum. Minimalizm benim de yaklaşık 1 buçuk 2 yıldır ilgimi çekiyor, ne kadar rahatlamaya ihtiyacım olduğunun da farkındayım. Elimden geldikçe azaltmaya çalışıyorum ama elimi kolumu en çok bağlayan şey çeyiz! Annemin verdiği 10 parça havlu, kayinvalidemin verdiği 10 parça havlu. Hediye gelenler. Zaten benim evlenmeden önce aldıklarım (kendimin olduğundan dagitabildim). Yine anneden ve kayinvalideden gelen çeşit çeşit çarşaflar, pikeler. Bazılarını 3 bucuk yıldır hiç kullanmadım. Hiç kullanmayacagim yazmalar, 3 yilda sadece dogum yaptiktan sonra bir tanesini giydigim yün yelekler. Dokuma kilimler. Bunun gibi şeyler. Sen bu sorunları yaşadın mi? Insanları kırmadan eşyaları azaltmak istiyorum ama sanırım hep benimle kalacaklar 😦 Sevgiler, Odtü’den Dilek.

    Liked by 1 person

    1. Merhaba Dilek, ben böyle sorunlar pek yaşamadım; çünkü küçüklüğümden beri annemin bana çeyiz hazırlamasına karşı çıkmıştım. Çeyiz olarak sadece halihazırda kullandığımız havlular ve birkaç yemeni vardı evlenirken getirdiğim. Eşimin ailesinden de yorgan, patik vb geldi ama hepsi kullanımda. Bu konuda tek önerim sanırım kullandıkça eskiyenlerden kurtulmak olabilir. Ya da hediye olarak götürebilirsiniz. Dokuma kilim vs kullanamıyorsanız satabilirsiniz. Aklıma şimdilik gelenler bunlar. Duygusal bağı olan eşyalardan kurtulmak çok zor, ama o insanlar o hediyeleri size verdikten sonra onlar sizin oldu. O yüzden onları kıracağım diye düşünmeyin, onlar bu kadar eşyayı size verirken bu kadının yeri var mı, zevkine uyar mı, diye düşünmedi 🙂

      Like

  6. ben şimdilerde meyve suyu, kola ve paketli ürünlerin olduğu rafları transit geçiyorum. onlara para vermeyince, doğal gıdalar da bana o kadar pahalı gibi gelmiyor. hatta karlı çıkıyorum. hem maddi hemde sağlık yönünden.

    Like

Leave a comment

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.